SUNUS Harf sistemini kullanan yazilarda uc turlu iml� duzeni vardir: 1. Sese (soyleyise) bagli iml� duzeni, 2. Kokene bagli iml� duzeni, 3. Gelenege bagli iml� duzeni. Alfabe sistemi yuzyillardan beri degismemis olan dillerde genellikle gelenege bagli iml� duzeni h�kimdir. Boyle dillerdeki iml� duzeni, baslangicta sese ve kokene bagli olsa da zaman icinde soyleyiste meydana gelen degismeler iml�ya yansitilmadigi icin iml�, soyleyis veya kokene bagli olmaktan cikar ve geleneklesmis olur. Yeni alfabelerin uygulandigi dillerde ise soyleyise bagli bir iml� duzeni benimsenebilir. Ancak diller surekli bir degisim icinde oldugu, dolayisiyla soyleyis de surekli olarak degistigi icin bu tur iml� duzenlerinde de zamanla geleneklesmeler baslar. Bilindigi gibi Turk alfabesi de 1928'de kabul ettigimiz yeni bir alfabedir. Tabi� olarak yeni alfabemizde soyleyis esas alinmis ve soyleyise bagli bir iml� duzeni ongorulmustur. Bu bakimdan yeni Turk alfabesi dunyada ornek gosterilecek alfabelerden biridir. Ancak asagida belirtecegimiz bazi sebepler yuzunden iml�miz bir turlu yerine oturamamis ve birtakim sikintilarla karsi karsiya kalinmistir. Bu sebepler sunlardir: 1. Dil Encumeni tarafindan hazirlanan ve 1929'da yayimlanan Iml� L�gati, butun ihtiyaclara cevap verebilecek ayrintilardan yoksundu. Yeni alfabenin kabul edilmesinden cok kisa bir sure sonra basilan bu iml� kilavuzunda bircok eksikliklerin olmasi tabi�dir. Ancak birkac yil icindeki uygulama da goz onunde bulundurularak eksiklikler giderilebilir ve fazla zaman kaybetmeden ayrintili bir iml� kilavuzu cikarilabilirdi. Oysa 1929'daki Iml� L�gati'nden ancak 12 yil sonra, 1941'de yeni Iml� Kilavuzu basilmistir. 2. Gec de olsa 1941'de basilan Iml� Kilavuzu, Turk iml�sinin bircok sorununu cozmus ve iml�da sorun olabilecek bircok konuyu istikrara kavusturmustu. Iml� kurallarinin cogu 1929'dan 1965'e kadar, tam 36 yil hic degismemis ve boylece bir gelenek olusmustu. Ancak basina "yeni" sozu eklenerek ve 1. baski oldugu belirtilerek 1965'te basilan Yeni Iml� Kilavuzu bazi degisiklikler getirmis ve olusmus gelenegi sarsmistir. Soz gelisi 1965'e kadar duzeltme isaretiyle yazilan l�stik, kl�sik, pl�n, L�tin gibi kelimelerden 1965'te duzeltme isareti kaldirilmistir. 1965'e kadar ayri yazilan baba tatlisi, mine cicegi, salkim sogut gibi kelimeler, 36 yil sonra birlestirilmistir. 1965'e kadar arabasiyle, ordusiyle seklinde yazilan kelimelerin 1965 kilavuzuna gore arabasiyla, ordusuyla seklinde yazilmasi gerekmistir. Burada birkac ornegini gosterdigimiz degisiklikler 1965 kilavuzuyla sinirli kalmamis, yerlesmis duzen bir defa sarsilinca artik sik sik degisikliklere gidilmis ve iml�daki istikrar iyice bozulmustur. Soz gelisi 1965'te sadece bati kokenli kelimelerden kaldirilan duzeltme isareti, 1970'te l�tif, tel�ffuz gibi dogu kokenli kelimelerden de kaldirilmistir. 36 yillik arabasiyle sozunu 1965'te arabasiyla yapan yeni kilavuz 1970'te bu defa arabasiyle bicimini benimsemis, 1977'de ise tekrar 1965'e donmustur. Meslek�, mill�, resm� gibi kelimelerde 1977'ye kadar, tam 48 yil kullanilan duzeltme isareti 1977'de nispet �'sinin uzerinden kaldirilmistir. 1965'teki Yeni Iml� Kilavuzu'yla baslayan ve burada ancak kucuk bir kismini gosterdigimiz bu degisiklikler, hem iml�mizdaki gelenek ve istikrari ortadan kaldirmis, hem de toplumda bircok tartismalara yol acmistir. 1982'de bir anayasa kurulusu h�line getirilen ve buna gore yeniden duzenlenen Turk Dil Kurumunun 1985'teki Iml� Kilavuzu'nda da birtakim degisikliklerin olmasi tabi�ydi. Cunku Kurum iml�da ilk defa degisiklik yapmiyordu. Maalesef 1965'te degisiklikler baslamis ve iml�mizdaki istikrar bozulmustu. Kurumun istikrarsizliga bir cozum aramasi ve 1985'te cozumunu kamuoyuna sunmasi cok normaldi. Elbette bu cozum teklifine karsi da elestiriler olacakti ve oldu. Ancak tartismalarin ardi arkasi kesilmedigi gibi iml�mizdaki istikrar da bir turlu saglanamadi. Butun bunlari goz onunde bulunduran Turk Dil Kurumu, yeni baski icin Iml� Kilavuzu'nu tekrar gozden gecirmeye karar verdi. Kurum uyeleri arasindan 7 kisilik bir komisyon olusturuldu. Talim ve Terbiye Kurulunun edebiyatci iki uyesi de komisyona davet edildi. Bazen haftada birkac defa toplanilarak iki yila yakin sureyle kilavuz uzerinde calisildi. Komisyonun hazirladigi taslak, dort gun boyunca 40 kisilik Bilim Kurulunda tartisildi ve taslaga son sekil verildi. Komisyon, yeni baskida, asagidaki hususlarin goz onunde bulundurulmasina karar vermisti: 1. Iml� kurallari mumkun oldugu kadar kesin olmali ve kesin bir ifade ile belirtilmelidir. Ancak cok zorunlu durumlarda ikili sekillere ve ihtimallere izin verilmelidir. 2. Iml� Kilavuzu uzerindeki elestiriler de dikkate alinarak uzlasmaci bir yol tutulmalidir. Yeni degisikliklerle yeni bir istikrarsizliga yol acmak yerine iml�mizda az cok geleneklesmis hususlar benimsenmeli; tespit edilen ilkelere aykiri da olsa geleneklesmis yazilislar tercih edilmelidir. 3. Ilkeler mumkun oldugu kadar ayrintili olmali ve bol orneklerle aciklanmalidir. 4. Kilavuzun dizin bolumu genis tutulmali, sozlukteki butun maddeleri, hatta daha fazlasini kapsamalidir. Dizine bakan okuyucu, bitisik ayri demeden her kelimeyi orada bulabilmelidir. Yukaridaki kararlarin uygulanmasi tabi� ki kolay olmamistir. Ozellikle ilkelerle geleneklesmis yazilislar arasindaki celiski bizi surekli olarak zorlamistir. En buyuk sikintinin da birlesik kelimelerde ortaya ciktigi gorulmustur. Birlesik kelimelerdeki bitisik yazma egiliminin sinir tanimaz bir sekilde yayginlasmasi karsisinda bunu sinirlayici bir kuralin getirilmesi sart olmustu. Yanlis egilimi yayginlastiran dusunce suydu: Iki veya uc kelimeden olusan bir yapi; yeni bir nesne, kavram veya hareketi karsiliyorsa bitisik yazilir. Bu durumda masa saati, duvar saati, masa takvimi, duvar takvimi, beyaz peynir, dil peyniri, sis kebabi, kus ucusu, l�vanta mavisi, kefal baligi, muhalefet partisi, orumcek agi, pul biber, yok etmek, var olmak, arz etmek, azat edilmek gibi binlerce kelimenin bitisik yazilmasi gerekecekti. Bir kismi yazilmaya baslanmisti bile. Evet bunlar yeni nesne, kavram ve hareketleri karsilayan birlesik kelimelerdi; ama Turk iml� geleneginde bunlari bitisik yazmak yoktu. Ustelik bunlari bitisik yazmak Turkcenin yapisina da uygun dusmuyordu; bitisik yazilan kelime, tek kelime gibi algilaniyor ve vurgunun yeri degistirilebiliyordu. Kara borsa ve yas cay kelimelerini bitisik goren spikerlerimiz vurguyu ikinci kelimeye kaydirarak dilimizin vurgu sistemini bozuyorlardi. Esasen Turkce; binlerce nesne, kavram ve hareketi tek kelimeyle degil, iki kelimeyle karsilayan bir dildi ve bugune kadar oldugu gibi bunlarin ayri yazilmasinda hicbir sakinca yoktu. Bu bakimdan komisyonumuz, oncelikle bitisik yazilan birlesik kelime ile ayri yazilan birlesik kelime kavramlarini birbirinden ayirdi ve bitisik yazilanlara bitisik kelime denmesini uygun gordu. Ses dusmesi, ses turemesi ve vurgunun yer degistirmesiyle kaynasmis h�le gelen bitisikler disindaki bitisik kelimeler icin su kurali getirdik: Kelimelerden biri veya ikisi, birlesme sirasinda benzetme yoluyla anlam degismesine ugrarsa bu tur birlesik kelimeler bitisik yazilir. Demek ki bitisik yazilmak icin yeni bir kavrami karsilamak yetmeyecekti; kelimelerden en az birisinin anlam degismesine ugramasi sart olacakti ve bu degisik anlam, kelimenin yalnizken tasidigi anlamlardan biri olmayacakti; birlesme sirasinda ortaya cikacakti. Soz gelisi kapi kolu, kapi'dan da kol'dan da farkli yeni bir nesnenin adidir; ama birlesigi olusturan her iki kelime de kendi anlamini korumaktadir. Kol kelimesi "insanin kolu" anlaminda olmadigi icin ilk bakista anlamca farklilasmis gorunuyorsa da kol'un bu anlami yalniz kullanildiginda da mevcuttur; anlam farklilasmasi birlesme sirasinda olmamistir; o h�lde bu birlesik, ayri yazilmalidir. Buna karsilik bir alet adi olan kargaburnu sozunde ne karga ne burun vardir; bu kelimeler birlesme sirasinda kendi anlamlarindan cikmislar ve benzetme yoluyla yeni bir nesneye ad olmuslardir; o h�lde bu birlesik, bitisik yazilmalidir. Iml� kurallari bolumumuzde butun bunlar gruplara ayrilarak ve bol orneklerle desteklenerek gosterilmistir. Ayrica gelenekten gelen butun bitisik kelimeler de mumkun oldugu kadar siniflandirilarak ayri ayri maddeler h�linde belirtilmistir. Ayni sekilde ayri yazilan birlesik kelimeler de siniflandirilmis ve madde madde gosterilmistir. Hangi tur birlesik kelimenin bitisik yazilisinin geleneklestigi tabi� yine de tartisilacak bir konudur. Biz boyle durumlarda butun iml� kilavuzlarina basvurarak bitisik yazilisi geleneklesmis olan yapi ve kelimeleri belirlemeye calistik. Iml� kilavuzlarinin buyuk cogunlugunda bitisik olanlari geleneklesmis saydik. Bitisik veya ayri yazilislar cesitli iml� kilavuzlarinda farklilik gosteriyorsa tabi� ki yukarda belirledigimiz kurala uyduk. Bu arada bircok iml� kilavuzunda bitisik yazilan fakat yaygin olarak kullanilmayan yapi ve kelimeleri de geleneklesmis saymadik. Hane, zade, name, perver, perest gibi kelimelerle, Farsca kurala gore olusturulan yemekhane, dayizade, beyanname, vatanperver, putperest gibi birlesiklerle yine Farsca ve Arapca kurallara gore olusturulan ehveniser, gayrimenkul, methusena, ozbeoz, daussila, aleykumsel�m, masallah, fisebilill�h gibi birlesiklerin bitisik yazilmasi tabi�dir. Bunlar kalip olarak, tek bir kelime gibi dilimize yerlesmislerdir ve bu kaliplar yeni kelime yapiminda artik kullanilmamaktadir. Buna karsilik Turkce kurallara gore kurulan benzer anlamlardaki birlesiklerin, geleneklesmedikleri takdirde bitisik yazilmalarina gerek yoktur. Soz gelisi as evi, dogum evi ayri yazilir. Bu orneklerde kelimeler kendi anlamlarini korumaktadir ve ayni yapiyla huzur evi, konuk evi gibi pek cok yeni terim yapilmistir. Kuruluslarin kanunca belirlenmis adlarina da Iml� Kilavuzu'nun mudahale etmesi dusunulemez. Disisleri Bakanligi, Icisleri Bakanligi, Yuksekogretim Kurulu gibi kuruluslarin ozel adlari tabi� ki kanunda belirlendigi gibi kullanilacaktir; ancak bir kurulus adi soz konusu olmayip kavramlardan bahsediliyorsa bunlarin ic isleri, yuksek ogretim seklinde ayri yazilmasi, iml� kurallarimizin geregidir. Uzun unlulerin belli durumlar disinda gosterilmemesi, kesmesiz soylenisi yadirganmayan kelimelerde kesme isaretlerinin kullanilmamasi, Arapca ve Farsca kurallara gore olusturulmus birlesik yapilarin tek bir kelime seklinde bitisik yazilmasi ve bunlarda kesme, kisa cizgi gibi birtakim isaretlerin kullanilmamasi vb. kurallar tabi� ki ilm� yayinlari icine almaz. Eski metinlerin yeni yaziya cevrilmesinde, eski metinlerden yapilan alintilarda ve bilimsel calismalarda, bu calismalarin gerektirdigi yazilis ve isaretlere basvurulabilir; bu hususa kurallarin ilgili bolumlerinde de yer verilmistir. Agizlara ait farkli soyleyislerin de bilimsel calismalarda ve sanat eserlerinde gosterilebilecegini unutmamak gerekir. Kilavuz hazirlanirken bugune kadarki butun kilavuzlara bakilmis ve iml�da sorun olan bircok husus veya kelimenin eski kilavuzlarda yer almadigi hayretle gorulmustur. Biz, hicbir konunun acikta kalmamasina, sorun olan her nokta ve kelimenin kilavuzda yer almasina calistik. Bu bakimdan elimizdeki kilavuz, bugune kadarki en ayrintili kilavuz olmustur. Butun bunlara ragmen iml�da istikrara kavusmak, butun toplumun uzlasmasina ve bundan da onemli olarak herkesin iml�da titizlik gostermesine baglidir. Ozellikle her gun insanimizin eline ulasan basin yayin organlarinin gerekli titizlik ve duyarligi gostermesi sarttir. Gazetelerimizde iml� kurallarina uyulursa bu dalga dalga butun topluma yayilir. Tabi� okullarimizda iml� kurallarinin titizlikle ogretilmesi ve konunun oneminin ogrencilere benimsetilmesi temel sarttir. Bu kilavuzdan sonra da suphesiz elestiriler olacaktir. Yapici elestirilerin dikkate alinacagi da muhakkaktir. Iml� konusunda toplumca gosterecegimiz duyarlik, bu kilavuzun islevinin daha iyi bir sekilde yerine getirilmesini saglayacaktir. Turk Dil Kurumu
|
0 yorum:
Yorum Gönder