Vatikan, 44 bin metrekarelik yuzolcumuyle dunyanin en kucuk devleti. 'Kutsal Alan' olarak anilan Vatikan, yuz milyonlarca Katolik icin hala dunyanin merkezi. Dunyanin en kucuk devleti Vatikan'daki Saint Pierre Meydani Papa'nin geleneksel pazar vaazi icin yine onbinlerce Katolik'i agirliyor. Burada verilen mesajlar dunyanin dort bir yanindaki Katolikler icin buyuk onem tasiyor. Uluslararasi literaturde 'Kutsal Alan' olarak anilan Vatikan, Italya'nin baskenti Roma'nin icinde bir 'sehir devleti.' Yuzolcumu: 44 bin metrekare Nufusu: 921 Resmi Dil: Latince Bu sembolik devletin uzerinde bulundugu alan mimarlik harikalariyla dolu. St. Pietro Bazilikasi, Sistine Sapeli ve Mimar Bernini tarafindan yapilan St. Pierre Meydani, Vatikan'i mimarlik tarihiyle ilgilenenler icin de vazgecilmez bir seyahat noktasi haline getiriyor. Gorevlerini babalarindan devralan rengarenk giysiler icindeki 80 Isvicreli muhafiz ise Vatikan'in ordusunu olusturuyor. Katolik mezhebinin merkezi Vatikan 'Papalik Divani' adi verilen Ruhban sinifi tarafindan yonetiliyor. Hiyerarsinin en ust noktasinda ise Katoliklerin ruhani lideri Papa yer aliyor. Vatikan'in gelir kaynaklari Vatikan'in gelirleri resmi kaynaklarda, katoliklerden toplanan kilise vergileri, bagislar, yayinlar, hediyelik esyalar ve posta pullari olarak siralaniyor ancak 200'den fazla dergisi, 154 radyo ve 49 televizyon kanali olan Vatikan'in faiz ve hisse senedi, tahvil, bono gelirlerinin de milyarlarca dolari buldugu ifade ediliyor. Bu finansal kuvveti ayni zamanda, Vatikan'in cesitli olaylarda adinin lekelenmesine de yol acti. Ornegin, 'Tanrinin Bankacisi' lakapli Italyan banker Roberto Calvi'nin akladigi yuz milyonlarca dolarin Vatikan Merkez Bankasi hesaplarina aktarmasi ve daha sonra oldurulmesi. Papa 2'nci Jean Paul'un ise bu olayin uzerine gittigi sirada Mehmet Ali Agca tarafindan vurulmasi ile ilgili iddialar, Vatikan'in dunyevi faaliyetleri ile ilgili ciddi soru isaretleri ortaya cikardi. Vatikan'in siyasi kuvveti ise, Hacli seferlerinin duzenlendigi donemlerdeki seviyede olmasa bile buradan cikan mesajlarin pekcok hukumetin, kok hucre arastirmalari, kurtaj gibi konularda hatta dis politikasinin belirlenmesinde onemli rol oynadigi yadsinamaz bir gercek. Papa 16'nci Benedict'in kisa bir sure once Islamiyet ve Hz. Muhammed hakkinda soylediklerinin yol actigi siyasal karmasa goz onune alininca bu Vatikan'in dunyadaki reel politika uzerindeki etkisi daha da acik bir sekilde ortaya cikiyor. Papa 16. Benedikt kimdir? 16. Benedikt, Vatikan’in resmi listesine gore, Katoliklerin 545. Papa’si. Bavyerali bir Alman olan Papa’nin asil ismi, Joseph Ratzinger. Papa 16. Benedikt kimdir? 16. Benedikt, Vatikan’in resmi listesine gore, Katoliklerin 545. Papa’si. Bavyerali bir Alman olan Papa’nin asil ismi, Joseph Ratzinger. 1981’de, Vatikan’daki en onemli kurumlardan biri olan Dinsel Ogretiler Kurulu Baskanligi’na getirildi. 2002’de 75 yasini doldurdugu icin emekliye sevk edilmesi gerekiyordu, ama Papa’nin ozel talimatiyla, yas sinirini asmis olmasina ragmen gorevde tutuldu. Ratzinger, Papa secilene kadar, tam 24 yil boyunca Dinsel Ogretiler Kurulu Baskani olarak gorev yapti. Bu kurul, Vatikan’in eski Engisizyon Kurumu’nun devami niteligini tasiyor. Ratzinger’in muhafazakarlik ve tutuculugu gorev yaptigi kuruma da yansidi. Dinsel Ogretiler Kurulu, Ratzinger’in baskanligi suresince muhtelif katolik ilahiyatcilarini ve din adamlarini goruslerinden dolayi yargilayan, gerekirse kizaga ceken bir kuruma donustu. Ratzinger, kardinallik doneminde, siyasi konularda gorus belirtmekten de cekinmedi. Avrupa Birligi konusunda Hiristiyan kimligin onemli olduguna inananan Ratzinger, bu yuzden Turkiye’nin Avrupa Birligi’ne alinmasina karsi gorus aciklamisti. Ratzinger, Agustos 2004’te Le Figaro Magazine’ye verdigi demecte su ifadeleri kullanmisti; “Avrupa cografi degil, kulturel bir kitadir. Turkiye, bu baglamda tarih boyunca Avrupa’yla catisan, bir baska kitayi temsil etmistir (…) dolayisiyla iki kitayi birbiriyle ozdeslestirmek bir hata olur.” Joseph Ratzinger, Papa secilmesinin ardindan yaptigi ilk konusmada, Hiristiyanlar arasi birlik calismalarinin kendisi icin “oncelikli konu” olacagini belirtmisti. Papa secilesiyle 6. Benedikt ismini alan Ratzinger, “dinlerarasi diyalog” yerine, genelde “kulturlerarasi diyalog” terimini yegliyor. Benedikt’in, papalik tahtina oturur oturmaz, papaligin Dinlerarasi Diyalog Kurulu’nu Papalik Kultur Kurulu’na baglamasi da dikkati cekici. Papa'nin tepki ceken sozleri Roma Katolik Kilisesinin ruhani lideri Papa 16'nci Benedict'in Almanya ziyareti sirasinda yaptigi bir konusmada, Islam konusunda kullandigi ifadelerin yankilari suruyor. Muslumanlar, konusmada Islam'in siddet ve kilic zoruyla yayilmayi ilke edinmis bir din gibi sunuldugunu belirterek, Papanin ozur dilemesi gorusunu dile getiriyor. Katolikler ise kendi inanclarina gore 'kutsal bir makam' olarak saydiklari Papa konumundaki bir kisinin elestiri konusu yapilmasindan rahatsizlik duyuyor. Vatikan Basin Burosu dahil olmak uzere Katolik yetkililer, Papa'nin Muslumanlari incitmek gibi bir niyeti bulunmadigini, 16'nci Benedict'in sozlerinin yanlis anlasildigini savunuyor. Katolik yetkililer, Papanin sadece siddet ile dinin birbiriyle bagdastirilamayacagini soylemeye calistigini ileri suruyor. Kimi yetkililer, Papanin sadece alinti yaptigindan bahsederek, gosterilen tepkiyi abartili buluyor. Buna karsilik kimi gozlemciler, alinti yapmis olan Papa'nin tepkilere neden olan konusma metninde, uslubu garip bulsa da, alintida dile getirilen goruslere oz itibariyla katildiginin acikca ortada oldugu gorusunde. Papa'nin konusmasinda, Islam konusunda kullandigi ifadelerin tam metni soyle: "Yakinlarda Bizansli bilge imparator Ikinci Mihail Paleologos'un diyalogunun Prof. Theodore Khoury (Muenster) tarafindan yayimlanan bolumlerini okudugum esnada, Tanrinin dogasina iliskin akil ile dusunurken, zihnime gelenler sunlar oldu: Bu, muhtemelen bir kis mevsiminde 1391'de Ankara yakinlarinda egitimli bir Farisi ile Hristiyanlik, Islam ve ikisinin gecerliligi hakkinda yapilmis bir diyalogdur. Bu diyalog, bilahare 1394-1402 arasinda, Konstantipoli kusatmasi sirasinda, muhtemelen bizzat imparator tarafindan kaleme alinmis olmali. Kendi aciklamalarinin Farisi muhatabininkilere oranla cok ayrintili olmasi da bundan kaynaklansa gerek. Diyalog, Kitab-i Mukaddes ve Kur'an'da mevcut dinin yapilari uzerinde odaklaniyor. Ozellikle Tanri imaji uzerinde duruluyor. Dogal olarak, uc seriat ya da uc hayat duzeni diye de adlandirilan Eski Ahit, Yeni Ahit ve Kur'an arasindaki iliskilere de deginiliyor. Bu derste benim bahsetmek istedigim konuya gelince... Ben, din ve akil cercevesinde, diyalogun butunu icerisinde oldukca marjinal bir yer isgal eden tek bir konuya deginecegim. Zira bu beni cok etkiledi ve de bunu konuya iliskin dusuncelerim icin bir kalkis noktasi olarak kullanacagim. Prof. Khoury'nin yayimladigi diyalogun yedinci bolumunde imparator, cihat, kutsal savas konusuna deginiyor. Imparator, (Kur'an'daki) 2'nci suretin 256'nci ayetinde, 'Din konusunda zorlama yoktur' denildiginden elbetteki haberdardi. Uzmanlar, bunun baslangic donemindeki surelerden biri oldugunu soyluyorlar. O donemde Muhammed, gucsuzdu ve de tehdit altindaydi. Ama imparator, dogal olarak, kutsal savas konusunda muteakip donemlerde gelismis ve Kur'an'da belirlenmis diger duzenlemelerden de haberdardi. Imparator, ayrintilara dalmaksizin, bir Kitap sahibi olanlar ile 'acimasizlar' arasindaki davranis farkini izah etmek icin, bizi hayrete dusuren sert bir uslupla muhatabina, genel anlamiyla din ve siddet iliskisi baglaminda basit bir temel soru yoneltiyor: (Hadi bana Muhammed'in yeni olarak ne getirdigini goster! Bu konuda, kendisinin vaaz ettigi dini kilic ile yayma emri turunden kotu ve insanlik disi seylerden baska bir sey bulamazsin). Imparator, boylesine agir bir ifade kullanmasinin ardindan, dini siddet araciligiyla yaymanin neden akil disi oldugunu ayrintili bicimde izah ediyor. Siddet, Tanrinin dogasina ve ruhun dogasina zittir. Imparator diyor ki, (Tanri kandan hoslanmaz. Akla gore davranmamak, Tanrinin dogasina zittir. Din, bedenin degil, ruhun urunudur. Dolayisiyla birini dine cekmek isteyen kisinin, siddet veya tehdide degil, iyi konusmaya ve dogru bir sekilde akil yurutmeye ihtiyaci vardir. Makul bir insani ikna edebilmek icin, ne kola ihtiyac vardir, ne vurabilecek bir seye, ne de bir insani olumle tehdit etmeye yarayacak baska bir araca!). Bu diyalogda, siddet araciligiyla dine cekmeye muhalefet baglaminda en onemli husus sudur: Akla gore hareket etmemek, Tanrinin dogasina zittir. Yayinci Theodore Khoury, yorumunda diyor ki: Grek felsefesi icinde yetismis imparator icin bu son derece net bir konudur. Ama Muslumanlik ogretisinde ise Tanri mutlak anlamda askindir. Onun iradesi bizim kategorilerimizden tumuyle bagimsizdir. Buna akillilik, makuliyet de dahildir. Khoury, bu baglamda unlu Fransiz Islambilimci R. Arnaldez'in bir eserine de bir atifta bulunuyor. Buna gore Ibn-i Hazm, isi, Tanriyi kendi kelamindan bagimsiz olmaya kadar goturerek, O'nun bize hakikati aciklamak gibi bir zorunlulugu dahi olmadigini belirtiyor. Eger o irade buyurmus olsaydi, insan putperestlige de tabii olmak zorundaydi diyor" |